Çoğu kişi için balerinler büyüleyicidirler, hatta kimileri için imkansızı başaran insanüstü yaratıklardır:) Bir yandan zahmetsiz, zarif ve hafif gözükürken; diğer yandan ustalık gerektiren teknikleriyle yerçekimine meydan okurlar, ayak parmaklarında dengede durabilir ve dönebilirler.
Peki ama bunları nasıl başarırlar? Herkes onların yaptıklarını yapabilir mi? Yoksa olağanüstü güçleri falan mı vardır balerinlerin? Ya da ayakları demirden mi yapılmıştır? Balerin görenlerin kafalarında deli sorular…
Balerinlerin dans ederken bu hafif ve zarif görünümü yakalayabilmesini sağlayan temel bale tekniğinin yanında bir de sihirli kahramanları vardır: Ayakkabıları! Balerinlerin tam anlamıyla parmaklarının ucuna çıkarak dans ederken giydikleri bale ayakkabılarına ,,pointe’’ ya da ,,puant’’ (ing. ,,pointe shoes’’) denir. Balerinlerin hareketlerini parmak uçlarında tam yükselerek sergilemesi durumuna fr. ,,en pointe’’ denir.
Bir balerini hem gerçek anlamıyla hem de metaforik olarak yükseltebilen, bulutların üzerine çıkarabilen pointe ayakkabıları; kadın bale dansçılarının dans ederken bir kelebek gibi uçuş uçuş, hafif ve zarif görünmesi fikri üzerine geliştirilmiştir.
Balerin adayı bale öğrencilerinin ilk defa pointe ayakkabısı giymesi oldukça heyecan verici ve aynı zamanda törensel bir olaydır.
Pointe, zaman içerisinde katlanarak büyüyen bir kültürdür esasında. Bu kültür; nesilden nesile aktarılan, bir balerin için hazine niteliği taşıyan teknik ipuçları, kimi zaman komik kimi zaman ders verici hikayeleri, anıları, alışkanlıkları içinde barındıran alabildiğine zengin bir bilgi ve ritüel kaynağıdır. Bu yönüyle de mistik bir cazibesi vardır bu ayakkabıların.
Pointe ayakkabılarının tarihine baktığımızda; ince bir işçilikle üretilen bu özel patiklerin, 1820’lerde tanıtılmasının ardından bugüne kadar olan süreçte üretim tarafında ve kullanım tekniği açısından geliştirilmeye devam edilerek bale dansçıları için nasıl teknik bir araca dönüştüğünü görürüz.
Gelin birlikte bale pointe ayakkabılarının nasıl icat edildiğini, üretildiğini ve bugün ne şekilde kullanıldığını minik bir tarihsel yolculuğa çıkarak inceleyelim…
Balenin kökenleri 15. ve 16. yüzyıl İtalyan Rönesans mahkemelerine dayanır. O dönemde bale, zamanın aristokratlarını eğlendirmek için yaratılmış görkemli bir dans biçimi olarak kendini gösterir.
Daha sonraları Kral Louis XIV'in Academie Royale de Danse'nin kurulmasını emretmesiyle Fransa’ya yayılır. Bununla birlikte bugün varlığını halen sürdüren ilk profesyonel bale topluluğu olan Paris Opera Balesi kurulur.
1730'lar: Marie Camargo ve Bale Patiğinin Ortaya Çıkışı
Avrupa mahkemelerinde balenin yeni yeni ortaya çıktığı dönemlerde dansçılar dönemin estetiğine uygun topuklu ayakkabılar giyerler. 1730'larda, Paris Opera Balesi dansçısı Marie Camargo, tarihte ilk kez ayakkabılarının topuklarını çıkaran ve böylelikle bugün bildiğimiz bale patiğinin yolunu açan dansçı olarak bilinir. Camargo, bale ayakkabıları tarihine bakıldığında bugün topuklu ayakkabı ile pointe ayakkabıları arasında bir köprü olarak nitelendirilmektedir. Topuklardan kurtulmuş olmak, topuklu ayakkabılarla mümkün olmayan sıçramaları yapılabilir kılar. Aynı zamanda allegro hareketleri artık daha hızlı bir tempoda sergilenebilir olmuştur. Bütün bu gelişmeler bale hareket dağarcığının da genişlemesini sağlar.
18. yüzyılın ortalarında kadın dansçıların topuksuz ayakkabı kullanmaya başlamasıyla üst düzey sıçrama hareketlerinin artık yapılabilir olduğundan bahsetmiştik.
18. yüzyılın sonlarında ise, Paris Opera Balesi dansçısı ve koreograf olan Charles Didelot, bu hafif görünme yönelimini bir üst seviyeye çıkaracak olan bir buluş gerçekleştirir: "Uçan makine".
Uçan makine, ing. ,,flying machine’’, esasında dansçıları yukarı kaldıran ve parmak uçlarında durmalarını sağlayan bir tür halat ve makara sistemidir. Didelot’nun kadın dansçıların dansına katmış olduğu bu ruhani, hafif ve uçucu görünüm o dönem oldukça popülerlik kazanır. Bu popülerlikle birlikte dönemin koreografları eserlerine daha fazla ,,pointework’’, yani dansçıların tam parmak ucuna çıktığı figürler eklerler.
Böylelikle Diderot, klasik pointe ayakkabılarının ortaya çıkmasının öncüsü olmuştur diyebiliriz. Onun icat ettiği düzenek ile dansçıların uçmadan önce parmak uçlarına kadar kaldırılması, tam parmak ucunda (fr. en pointe) dans etme fikrinin oluşmasını sağlar.
1823'te İtalyan dansçı Amalia Brugnoli, Armand Vestris'in La Fée et le Chevalier eserinde tam parmak ucuna yükselerek dönemin bale seyircisine pointe üzerinde dans etmeyi resmen tanıtır.
Brugnoli, bugün bildiğimiz pointe ayakkabılarından farklı olarak sadece hafifçe dikilmiş, kare burna sahip saten patikler giyerek parmak ucunda dans eder ve bu oldukça zor ve acı vericidir. Herhangi bir destek olmadan parmak ucuna yükselebilmek için gözle görülür bir çaba sarf eder. Özellikle kollarından kuvvet alarak figürlerini sergiler. Ancak yine de kendinden sonra gelecek olan dansçılara ilham olmayı başarır.
Brugnoli’den sonra dansçı Marie Taglioni bu tekniği devam ettirir. Taglioni, 1832’de koreografisini babası Filippo Taglioni'nin yapmış olduğu La Sylphide balesinin prömiyerinde bir eser boyunca pointe üzerinden dans eden ilk dansçı olur.
Kullandığı ayakkabılar, yanlarından ve burun kısmından yamanan satin patiklerden başka özel bir ayakkabı değildir. Ancak Taglioni ayakkabıları eserdeki karakterinden ve dönemin duygu iletimini ön planda tutan sanat anlayışından ayrı tutmayarak dantel detayları bulunan, deri tabanlı ve kurdelelerle bağlanmış patikler kullanır.
İlerleyen yıllarda, Taglioni’den sonra gelen Romantik dönem balerinleri pointe çalışmasını daha da ileri bir boyuta taşır.
19. yüzyılın İtalyan ayakkabıcıları; gazete, un hamuru ve karton kullanılarak yapılmış ,,eng. box’’ olarak tabir edilen sert kutularla güçlendirilmiş sivri burunlu ayakkabılar geliştirirler.
Ayakkabıların tabanları kartondan yapılmakla birlikte deri ile güçlendirilmiştir. Böylelikle İtalyan balerinler, belirli bir süre sabit dengede kalmayı gerektiren figürler ya da fr. ,,pirouette’’ denilen çoklu dönüşler gibi daha cesur hareketler sergileyebilmişler.
İtalyan dansçılar, balenin saraylarda oldukça popüler olduğu Rusya’ya giderler ve burada ünlü koreograf Marius Petipa’yı eserlerinde pointe figürlerine yer vermesi konusunda etkilediler. Petipa, pointe figürlerini karakterlerin özelliklerini daha net aktarabilmek için kullanır. Örneğin; Uyuyan Güzel balesindeki uzun süreli sabit kalmayı gerektiren denge hareketleri, Prenses Aurora’nın naif ve dengeli duruşunu tanımlamaya yardımcı olması amacıyla kullanılır.
20. yüzyılın önemli ismi, prima balerin Anna Pavlova'nın ayakları çok yüksek, üzerinde denge sağlanması oldukça zor arka sahiptir. Bu sebeple Pavlova, ayakkabılarının içine ekstradan deri tabanlar yerleştirir ve dans ederken daha fazla destek sağlaması adına ayakkabının burun kısmındaki kutuyu sertleştirir.
Pavlova, 1910'da ABD'ye ilk seyahatini yapar. Bu seyahati sonucunda Pavlova, Metropolitan Operası ayakkabıcısı Salvatore Capezio’nun üretmiş olduğu ayakkabılar ile ilk uluslararası pointe ayakkabısı markası olan Capezio’yu piyasaya sürer.
Pavlova’nın bu girişimi, pointe ayakkabılarını bir üst seviyeye ulaştırmış olsa da ayakkabılar halen üzerinde durmakta zorlanılan yuvarlak burunlara sahiptir. Buna ek olarak ayakkabının parmakların bulunduğu kısmı kapatan ön yüzü (eng. vamp) de dardır. Bu ayakkabılar, bugünkü pointe ayakkabılarına kıyasla daha az sağlamdırlar.
19. yüzyılda pointe ayakkabısı, bir bale anlatısına hizmet etmek, ölümlüleri doğaüstü perilerden ayırmak amacıyla kullanılır. 20. Yüzyılda ise, Ballets Russes topluluğu ve George Balanchine'in ortaya çıkmasıyla, bale tekniği farklı bir boyuta taşınır. Onlarla birlikte dans sanatı, her düzeyde yeniden tanımlanır; hem stili ve işlenilen konular açısından hem de statüsü ve erişimi açısından.
Takip eden dönemde yenilikçiler diye tabir edilen Nijinska, Forsythe gibi isimler bale tekniğinin fiziksel sınırlarını genişletir. Bu gelişme daha sağlam ve destekleyici bir ayakkabı ihtiyacını beraberinde getirir.
Bugün bildiğimiz pointe ayakkabısı platform (parmak ucuna çıkıldığında yerle temas eden yüzey) ve kutu (eng. box) tasarımları, dansçılara parmak ucunda dans ederken daha fazla kontrol olanağı sağlamak amacıyla geliştirilir.